Aile toplumun en küçük kurumudur. Ailenin var olmadığı bir toplumdan söz edilemez. Bu sebeple aileyle ilgili her sorun aslında toplumsal düzeni risk altına sokmaktadır. İnsanlık tarihi boyunca var olduğu düşünülen aile içi şiddet, içinde yaşadığımız yüzyılda üzerinde durulan toplumsal sorunlardan biridir. Aile içi şiddet, genellikle fiziksel, cinsel veya psikolojik nitelikte olan korku, zarar verme, sindirme duygusal yoksunluk içeren geniş bir kontrol edici davranış yelpazesini kapsar. Aile içi şiddet türleri; fiziksel, yaralanma, tehdit, cinsel saldırı, duygusal – psikolojik eziyet, mülke zarar ve sosyal izolasyon. Aile içi şiddeti etkileyen faktörler ise; Yoksulluk, ataerkillik, abartılı toplumsal roller, şiddete tanık olarak veya maruz kalarak şiddeti öğrenme.
Günümüz de aile içi şiddet, ailede etkilenen kişiye bağlı olarak; eşler arasında, çocuğa yönelik, yaşlıya yönelik şiddet olmak üzere üç grupta sınıflandırılır. Aile içi şiddet mağdurları fiziksel, zihinsel, duygusal istismara katlandıktan sonra devam eden ve zorlu etkilerle karşılaşabilir. Şiddet sonucu meydana gelen fiziksel ve psikolojik hasar şiddetin sadece görünen sonuçlarıdır. Bunun yanı sıra şiddete maruz kalan herkesin sosyal ilişkileri bozulmakta, sosyal – ekonomik yaşama katılımları, haklarını talep etme, karar mekanizmaları zarar görmektedir. Bu travmanın etkileri, bireylerin strese karşı tepkileri yaş ve istismarın sıklığı ve şiddeti nedeniyle kişiden kişiye büyük ölçüde değişebilir.
Toplumu oluşturan bütün bireyleri etkilemekle birlikte şiddet açısından incinebilirliği daha yüksek olan gruplardan biriside “ yaşlılardır.” Yaşlıya yönelik şiddet genel olarak ileri yaşlarda (75 ve üstü) rastlanan bir şiddet türüdür. Bu yaşlarda kişi artık diğer aile bireylerine daha bağımlı hale gelmektedir. Bu sebeple hem kendisinin şiddete direnebilmesi, hem de tavır alabilmesi güç hale gelmektedir. Yaşlı istismarı özellikle son on yıl içerisinde üzerinde durulan bir aile içi şiddettir. Yaşlıların istismarı; yaralanma, tıbbi sorunları göz ardı edilmesi, kötü hijyen koşulları, yetersiz beslenme ve sıvı alımı, uygun olmayan konut koşulları, zorla eve hapsetme, gelirine el koyma gibi çok değişik şekillerde ortaya çıkabilir. Genel olarak yaşlı istismarı, yaşlıda maddi ve manevi acı ve yaralanmalara neden olan; ihmalin doğmasını sağlayan fiziksel ve psikolojik davranışların bütünü olarak tanımlanmaktadır.
Yaşlılara yönelik şiddet ise genel olarak bakımın-dan sorumlu olan kişiler tarafından uygulanmaktadır. Genellikle yaşlılar istismar veya ihmale uğradıklarını bildirmezler. Çünkü bunu söyledikleri zaman; tekrar şiddete maruz kalacaklarından aile üyeleri ile bağlarının kopacağını ve yakınmanın verdiği suçluluk duygu-suyla baş edemeyeceklerini düşünürler. Sonuç olarak; Tüm dünyada ekonomik ve sosyal-kültürel yapıya bağlı olarak artan şiddet olaylarından yaşlılarda büyük ölçüde etkilenir. Şiddet önlenebilir bir durumdur. Şiddet ve istismarı önlemede toplumsal yaklaşım önemlidir. Unutulmamalıdır ki bugün şiddet gören mazlum çocuk yarının şiddet gösteren zalimi olur. Gençler umutlarıyla, yaşlılar düşleri ve anılarıyla hayatta kalırlar bu nedenle; Kadına, çocuğa, yaşlıya yapılan her türlü şiddetin karşısındayız! Şiddetin her türlüsüne karşı verilen mücadelenin sonsuza dek yanındayız.